öncelikle,
trs ve trrs diye 2 tür var:
storage.googleapis.com

seninki trrs. Cep telefonu ve laptopların combo girişlerinde kullanabiliyorsun o yüzden. Fakat kulaklık ve mikrofon ayrı olan girişlere takmak için bölmen lazım(adaptör ile)

Mesela ben böyle bir rode smartlav+'ı zoom h1'e takmak için şunu kullanıyorum: (trrs to trs adaptör)
images-na.ssl-images-amazon.com

bunu yaptıktan sonra, ses kartına takmak için
images-na.ssl-images-amazon.com
3.5mm to 6.35mm (jack) çevirici lazım. Bu o ses kartlarının hepsine girer, gitar bağladığın kablo da bu.

fakat hiç denemedim, bugün bakıp burayı editlerim.

edit: bu arada niye/neden gecikme oluyor? Aynı zamanda başka enstürman da mı bağlı veya midi klavye mi?

bu arada, tek isteğin mikrofonu kaydetmekse belki şöyle usb ses aparatı da iş görebilir. Hiç kullanmadım ama: urun.n11.com

Şöyle bir durum var hocam gecikme aynı kanalın üzerine ikinci bir kanal girildiğinde baş gösteriyor. ayrıca durağan bir senkron kayması yok, yani başını oturtsan bile ortalar, ortaları oturtsan sonlar kayıyor gibi.

son linkte verdiğin usb ses apartını kullanmaktan da çekiniyorum, 50 tl de olsa sokağa atmak istemiyorum. işlevinden şüpheliyim çünkü.

kullanan bilen varsa ve bizleri aydınlatırsa çok şukela olur.

lensle birlikte mi? lens ne?

"60d ise daha geniş acıya sahip"
bu yanlış. İki makinenin sensörü de aps-c, ne lens takarsan öyle olurlar. (1.6x crop var)

60D ile daha geniş açı lens veriyor, 650D olan 18-55 veriyor falan mı demek istedin bilmiyorum ama pek bilmeden alıyorsun gibi. Varsa sahibinden linki veya başka detay yazarsan daha iyi yardımcı oluruz.

15.000 shutter da problem olmamalı. 100.000 shutter ve üzerine kadar dayanıyor deniyor, shutter'ı bozulan dslr da görmedim (düğün çekenlerinki falan gidiyordur beelki)

not: 60D'Nin bataryası daha uzun gider. Bazı kısayollar üzerinde buton olarak var. Yani iş yapacaksan, fotoğrafçı olacaksan daha hızlı şeyler yapmana olanak tanır. Fotoğraf ve video kalitesi olarak bir şey fark etmez.

lakin, düzgün bir lens 3000+ lira, fotoğrafçılık pahalı bir hobidir haberin olsun.

17-70 sigma ois li lensim var

anladım güzel.

Aynı fiyatsa 60D alabilirdim ben. Fakat düzgün kullanılmış mı iyi inceleyin. Yani şöyle zaten, atıyorum fotoğrafçı biri düzgün kullandıysa 15bin shutterda 60D, amatör birinin elinde toz toprak içinde çalışmış veya düşmüş 8000bin shutter 650D'den daha temiz olabilir. Şartlar önemli. Sahibi nasıl bir tip onu anlamaya çalışın bence.

dokunmatik dslr veya aynasız hiç kullanmadım. Odak yapmak için ekrana tıklama dışında çok etkisi olduğunu sanmıyorum ki dediğim gibi, 650D'de menüye girip yapmanız gereken ayarlar 60D'nin üzerinde buton olarak var zaten.
www.apotelyt.com

"pitch" "pitch shift" arayacağın anahtar kelimeler bunlar. Her daw'da vardır.

belki octave pedalı da iş görebilir.

microsoft.com

bunun dışında teknosa gibi teknoloji marketlerde de office satılıyor. ama onda biri fiyatına soruyorsan onlar yasal değil.

ben donanımhaberden aldım. Aslında çok yasal sayılmaz ama lisans gerçek ve korsan değil. Genelde kurumsal ya da akademik lisansın satılması ile oluyor bu. 5 cihaza kadar kullanabiliyorsun. Linki atarım özelden.

office365 + onedrive 1tb lisansını direkt office.com'dan almıştım sanırım. Ayda 40 lira.

daha ucuza bulursun, office programları kullanacaksan sıkıntı olmaz belki ama onedrive'da paylaşımlı mı oluyor ana yönetici görebiliyor veya öyle olmasa bile silebiliyor mu emin olamadığımdan o işlere girmedim ben.

80 falan normal 95 yüksek. Altını hava alacak şekilde kaldırmanız daha doğrusu hava kanallarının olduğu yeri açık bırakmanız fayda sağlar. Bir de fan kontrolü vardır belki msi afterburner falan laptopta çalışıyorsa fan hızını arttırabilirsiniz.

2013te oyun laptobumu yeni aldığım zaman ben de sormuştum burda 105 derece diye :)

Laptop işlemcileri dayanıklı demişlerdi, sıkıntı yok. 7 yıl olacak işte, nazar değmesin halen oyun oynatıyor. Termal macun hiç değişmedi.

yeniyse pek olmaması lazım 95.

monster mı aldınız youtubeda vs varsa aynı modeli araştırın ya da facebook da grubu var sorun. kaç dereceye kadar çıkıyor diye. onun dışında tehlikeli düzeye geldiği zaman bilgisayar kendini kapatır zaten.

şahsi fikrim uzun vadede yüksek sıcaklıkta çalışmak donanımı fazla yorar, fanlar kirlenmeye başladığında sıcaklık daha da artabilir.

olmaz ama normal de değil. Yani fanları tozlanan eski laptoplar 90+ oluyordu, yeni laptop öyleyse ya oyun laptopu değil çift fanı falan yok, ama sanmıyorum o zaman rtx2070 koymazlar.

Mobil işlemciler genelde 100-105 dereceye kadar dayanıyor, sonra otomatik kapanıyor zaten kendini korumak için.

öyle pat diye yanmaz ama ısındıkça yavaşlar, performans kaybı yaşarsın. zart diye kapanır falan. soğutma çözümü bulmaya bak derim.

95 neyin sıcaklığı? ekran kartınınmı işlemcinin mi. msi afterburner ile oyun içerisinde tüm sıcaklıkları ve kart / işlemci yüklenmelerini takip edebilirsin.

yeni nesil intel mobil işlemcilerin (8-9-10. nesil) kullanılabilir maksimum sıcaklığı (t junction) 100 derecedir. 100 dereceden sonra işlemci fiziksel zarara bile uğrayabilir.

ekran kartın rtx2070 max-q mobile (90watt) ise 95 çok aşırı fazla. rtx2070 mobile (115 watt) ise aşırı değil ama yinede fazla.

bende aynı kartın 115watlık mobile versiyonunu asus rog zephyrus ile kullanıyorum. rdr2 de 1080p ultra ayarlarda bile 80 dereceleri geçmişliğim yoktur.

pc-builds.com bu adresten işlemci ve ekran kartının darboğaz yapıp yapmadığına bak. darboğaz varsa işlemcinin ısınması normal, oyunlardan grafik detaylarını düşürerek bu sorunu aşabilirsin. eğer işlemcin i5-8400f ise hiç bakmana bile gerek yok darboğaz sorunu oluyor.

darboğaz sorunun yok ise laptop içinde soğutma sisteminde sorun var. uzun vadede canını yakar.

Babama geldi ikincisi, anneme hiç gelmedi. Yani ailedeki herkese aynı anda gelecek diye bir şey yok sanırım.

Bizim buradaki eczane Tc'den de sorgulamiyor.

babam ve kendim için başvurdum, fazla olur diye annem adına başvurmadım. 3 hafta sonra anneme sms geldi maskenizi alabilirsiniz diye :/ nasıl bir sistemleri var anlamış değilim.

dün sorduk, tc ile de alamadık "sıra gelmemiş" herkese mesaj gitmeliymiş. (mesaj sana ulaşmasa bile sistemde açılması gerekiyor anladığım kadarıyla)

anneme geldi kod evet 1 defa.

yeni macbook air alınır. Önceki 5000 liralara bulunan çok eski, ekranı kötü vs.

Ne yapacaksınız bu laptopla? Basit işler için (internet, bir şeyler izleme, word-excel-powerpoint) yeni macbook air veya macbook pro 13 baya götürür, minimum 6-7 yıl diyorum.(düzgün bakılırsa tabii, ki asus'u 10 yıl kullanmışsınız bunu da 10+ kullanırsınız diye düşünüyorum eğer harddisk falan yetersiz gelmezse)

2014'te aldığım Macbook Air'den yazıyorum. 2760 liraya almıştım. Çok memnunum.

early 2015 var bende.

ilk günkü gibi.

(nazar değmesin)

macos’ta çalışan özel bir yazılım kullanmıyorsanız ipad pro tavsiye ederim. 120hz ekranı bile tek başına yeterli bir sebep bence ama siz bilirsiniz tabii. içerik tüketen birisi icin bence macbook hantal.

2010 model macbook prolar hala taş gibi çatır çatır çalışıyor. geçenlerde de 2013 model air geçti elime o da çatır çatır çalışşıyordu. bence alınır. eğer yeni modellerde parça kalitesi bozulmadıysa en azından 6-7 yıl kemiksiz götürür.
bence mutlaka retina ekran alın bu arada. bende 2012 pro var sırf retinaya geçebilmek için satışa koydum. satıp 2015-2016 pro retina alacağım gibi. bu arada ikinci ele de yönelebilirsiniz temiz ve az kullanılmışları oluyor.

Ben öneririm açıkçası, mid 2011 macbook air'dan yazıyorum, maşallahı var. Bir kere pilini değiştirttim sadece. Office (mac'in kendi programları dahil) dışında pek özel bir program kullanan biri değilim, o yüzden gayet rahat kullanıyorum yıllardır. Beklentinize göre almak isteyebileceğiniz model değişir. Ya da tabi PC'ye özel programlarla işler yapmak istiyorsanız, onda yaptıklarınıza alışıksanız onu düşünmeniz gerekebilir.

Bir daha PC laptop'a dönmek istemem ben örneğin, yine bir laptop almak zorunda kalsam yine Mac alırım maddi gücüm el verirse. Çünkü uzun yıllar sorun yaşamadan kullanabileceğimi biliyorum.

Ederler

ederler

bazıları etmiyor. sipariş vermeden önce sipariş notuna yazın durumu veya numara varsa arayın.

Genelde ediyolar ama hangi marka kullandığını soruyo bazıları. Bilinen bişi değilse kabul etmeyebiliyolar :)

damacananın depozitosu da var aslında o iş nasıl oluyor sor. Bazen yeni aldığın daha ucuz veya daha pahalı çıkabiliyor falan.

Bazısı farklı marka damacanayı alırken ekstra ücret talep ediyor.

damacanızın büyük olasılıkla 20 TL depozitosu var. su şirketleri kendi arasında damacana takası yapıyorlar.
yeni bir şirkete geçerken bu şirkete durumu sorabilirsin.
genellikle kabul ediyorlar.

50mm 45cmden netleyebiliyormuş.
105mm hem daha dar açı çekecek, hem netleme mesafesi 33cm gibi bir şey. Macro lens. Yine örneklere bak ama yakın ürün çekimleri için işe yarar gibi görünüyor.

İphone

iphone. mümkünse 128 gb. uzun süre kullanmak istiyorsunuz. 64gb da yetersiz kalacak.
olmaz derseniz de samsung A71 öneririm, note 10lite ile aynı özellikler ve daha ucuz

iphone 11 128gb al. temiz kullanabilirsen 2025'i rahat görürsün telefonunla.

değiştirdiğin 2 android neydi? Yani alt model şeylerse olabilir, üst model bir şeyse senin kullanımınla ilgilidir o zaman iphone al derim. (samsung s7'yi 4 yıldır kullanıyorum, hafıza şişmişti geçen buraya sorup resetledim, temiz şu an birkaç yıl daha kullanmayı düşünüyorum)

yeni iphone se de güzel ve uzun ömürlü duruyor, daha ucuz istersen. iphone 11 ile işlemcisi aynı. Kamera, ekran falan fark ediyor ama.

edit: android alacaksan bence ortalama modeller alacağına birkaç yıl öncenin en iyisi (s9-s10 vs.) al. Şimdiki a50-71 vs. nasıl bilmiyorum ama, zamanında Samsung A serisi alıp sensör eksikliği yüzünden 3d bazı şeyler yapamadığım, sonra suya dayanıklı olmadığı için bozduğum oldu. O yüzden gidip suya dayanıklı, her tür sensörü olan S7 almıştım. Millette temassız kart yokken telefonu dokundurup ödeme yapıyordum mesela.

@nhk ni youkosu huawei mate 10 du. anakartı yandı dediler, serviste su temaslı olduğunu iddia ettiler, fakatt başka bir tamirciye götürdüğümde su ile alakalı değil dedi. hiçbir şekilde içinden bir şey kurtaramadım son 2 yılım çöp oldu. :(:(:(

iphone için güncellemeler geldikçe kamerasının kalitesi düşmesi tehlikesi dışında evet iphone se de mantıklı gönüyor.

Iphone.

Butceye gore 11 veya se.

virüse karşı ne kadar etkili bilmiyorum ama fıs fıslı şişelerin birine sirkeli su yapıyorum. marketten aldıklarımın hepsini bu şekilde ıslatıp kurulayıp dolaba atıyorum.

asıl sorun pazardan aldıklarım. birkaç kaba sirkeli su hazırlıyorum. tüm aldıklarımı içine koyup biraz bekletiyorum. sonra dolaba yerleştiriyorum.

biraz uğraştırıcı oluyor, evet ama içim böyle rahat ediyor.

Lesmiserable, sirkenin virüs üzerinde hiçbir etkisi yokmuş ama. Hatta dso meyve ve sebzeler için uzun uzun akan suda yikasaniz yeter diyor. Diğer ürünler için de mecburen ya kolonya ya da sabunlu/ çamaşır sulu su.

antiseptik yüzey temizleyici spreyle tek tek silip yerleştiriyorum. tabii silinebilecek olan şeyleri.
can sıkıcı :/

artık direkt yerlerine yerleştiriyorum çünkü yıldım. ama siz silmeye devam edin.

hiçbir şey yapmıyorum. o kadar çamaşır suyuyla haşır neşir olsam kanser olurum.

eski düzen devam. ilk günden beri değişen bir şey olmadı gelen eşyalarla ilgili.

benim hayat düzenimde bir değişiklik olmadı pek.
eskiden de market alışverişimi online yapıyordum, şimdi de öyle yapıyorum.
eskiden de sebzeyi meyveyi ve özellikle yeşillikleri sirkeli suda bekletirdim, şimdi de öyle yapıyorum.
eskiden de kavanozlu, şişeli vb. yani direkt dolaba girecek olan şeyleri yıkar veya silerdim, şimdi de öyle yapıyorum.

tek fark olarak, siparişi getiren kuryelere torbaları mutfağın önündeki balkona bıraktırıyorum.
giriş katında olduğum için sinekliği açıp hemen bırakabiliyorlar.
orada bazen 1-2 saat, bazen daha uzun süre bekletebileceğim şeylerse bekletiyorum.

marketlerden aldığınız ürünler zaten güvercinlerin üzerine kaka yaptığı, toz içindeki kolilerden falan çıkıyor ya da o şartlarda rafa girmeyi bekliyor.
rafa, o pis kolileri açan, bütün gün elleri leş gibi olmuş reyon görevlileri tarafından diziliyorlar.
rafta dururken bazı ürünleri onlarca, yüzlerce insan alıp inceleyip yerine geri koyuyor.
kasada bütün gün parayla haşır neşir olan kasiyer hepsine tek tek dokunuyor.
zaten normalde evinize çok pis ürünler sokuyorsunuz farkında olmadan.
onları silmeden dolaba, sonra çıkarıp tezgaha koyuyorsunuz belki.
(20'lerimin başındayken part time marketlerde çalıştım iki yıl boyunca)

şu anda da o virüsün marketten gelen ürünlerden size bulaşması için, her ürünün o virüsle kaplı falan olması lazım.
onun için de hasta ya da taşıyıcı reyon görevlisinin ürünleri siz torbanıza atmadan hemen önce yalaması, üzerine hapşırması, öksürmesi, sizin de beş dakika içinde o ürünü yüzünüze gözünüze sürmeniz gerekiyor.

bu ürünler zaten reyonda bekliyor, market alışverişiniz bitene kadar sepetinizde dolaşıyor, kasada duruyor, torbaya girip sizinle eve gelene kadar bir şekilde havalanıyor yani.
yapacağınız şey sadece suyla, sabunla, hadi bilemediniz bulaşık deterjanlı süngerle falan yıkamak, ama bunu virüs için değil, yukarıda yazdıklarım nedeniyle genel temizlik amaçlı yapmanız yeterli.
o kadar panik olmayın.

bütün bunlara dokunan ellerimizi çamaşır suyuyla değil, normal suyla sabunla yıkamak yetiyorken, her şeyi çamaşır suyuyla yıkamaya gerek yok ki.
hatta sürekli çamaşır suyuna temas etmek ve solumak sağlık için daha zararlı.
normal deterjanlı bir bezle ya da akan suyun altında sabunla, bulaşık deterjanıyla yıkayın yeter.

hiçbirisini yapmıyorum yapmayı da düşünmüyorum.

Paketini atabildiklerimizi atıyoruz, kabuklu meyve sebzeleri (limon, portakal) sabunlu suya koyuyoruz, bu sırada paketini atamadığımız ürünleri bulaşık deterjanı ile yıkayıp, kurulayıp kaldırıyoruz. Marul, maydanoz, soğan gibi şeyleri balkona atıyoruz, kullanacağımız zaman alıp, akan suda yıkayıp kullanıyoruz. Iki gün sonra onları da dolaba yerleştiriyoruz..

Camasir suyunu suyla karistirdim. Fis fisa koydum. Plastikleri vs siliyorum. Ama ben bunu onceden de yapardim. Soda siselerinin ustune ayakkabiyla ciktiklarini gordukten sonra yapmaya basladim.

Bulaşık deterjanıyla yıkıyorum ben çamaşır suyu hiç kullanmadım.
Eğer 1 haftadan önce kullanmayacaksam hiçbir şey yapmadan bir dolaba koyuyorum orda öylece bekliyor. Süt gibi şeyleri hemen yıkıyorum.

1-2 gün kapının girişinde bekletiyorum. Buzdolabına koymam gereken şeyleri %70 alkollü dezenfektanı üstüne sıkıp siliyorum, virüs varsa ve hepsi ölmese bile bir kısmı gitmiş olur. Çok hasta olanlar "maruz kaldığı virüs miktarına" göre oluyor deniyordu.

Meyve sebzeleri bolca su ile yıkayıp sirkeli suda bekletip durulayıp kaldırıyorum. Şişeli konserveli şeyleri sabunlu su ile yıkıyorum. Çamaşır suyu daha zor arındığı için kullanmıyorum. Evde buharlı temizleyicim var. Kargo vs gelince balkona koyup 3-4 saat bekletiyorum sonra buhar makinesi ile 100 derece su buharına tutuyorum. Araştırmalar 70 derecenin üstünde bakteri mikrop virüs vs yaşamadığını gösteriyor. Kapı kulplarını, damacanayı, kargoları vs buharla temizliyorum.

Bu virüs muhabbetinden önce de kavanoz ve teneke konserveleri hep yıkardım. Depoların ne kadar leş ortamlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Bundan sonraki süreçte de sanırım her şeyin pis olması durumu takıntı haline geldi bende, o yüzden bunları yapmaya devam edeceğim gibi duruyor.

meyve, sebze aldıysam onları şöyle bir sudan geçiririm.
geri kalanları aldığım gibi yerleştiririm.
ben, biraz gevşek ve üşengeç birisiyim bu konularda.

her şeyi bulaşık deterjanı ve suyla yıkıyorum. meyve, sebzelerin sadece poşetlerini değiştiriyorum ve eskisi gibi yiyeceğim zaman yıkıyorum.

ben bunu aşağı yukarı 3-4 yıldır yoğun bir şekilde yaşıyorum tamamen aynı dediğiniz şekilde. profesyonel yardım da aldım bu konuda. şartlar gereği tamamen geçmesi mümkün değil ama birkaç tavsiye verebilirim.

gündüz vakti olursa diye kendime bir acil durum senaryosu hazırladım. çantam, yapacaklarım belli. bu bir nebze beni rahatlattı. gece olursa da aynı şeyler geçerli ama ben uzun bir süre geceleri normal uyku uyuyamadım. bu konuda uyku ilacı desteği almak beni çok rahatlattı. 3-4 ay kullandım sadece. eğer geceleri uyku sorunu yaşıyorsanız yardımcı olabilir. ben ufacık kalp çarpıntılarımı deprem sanıp yataktan fırlıyordum bir anda.

bunun dışında 30-40 yıllık evimden taşınmaya çalıştım ve 2 yıllık güvendiğim bir binaya taşındım. bu her zaman mümkün olmayabiliyor bunun farkındayım ama yapma ihtimaliniz varsa yapın. gerçekten beni en çok rahatlatan şey bu oldu.

depremle ilgili yazı, entry, yorum okumayın. muhtemelen çoğu şeyin farkındasınız, riskleri biliyorsunuz zaten. anksiyeteyi tetiklemek dışında hiçbir faydası yok. ben de kendimden biliyorum, kendime engel olamayıp okuyordum. ama artık bir şey gördüğüm anda geçiyorum. umarım daha iyiye gidersiniz :)

bende de var. Gece bazen "sallanıyor muyuz lan" diyip bi çevreme baktığım oluyor.

30-40 yıllık binada oturuyorum, ilk yapacağım şey bu yıl dolunca daha yenice bir yere taşınmak. (tabii kira bilmemne napıcaz bakalım)

sonraki adım, 2-3 yıl içinde mümkünse İstanbul'dan gitmek. O zamana kadar olursa yapacak bir şeyim yok zaten.

Gok gurluyor, deprem saniyorum, cok sacma ya of.

statbot seste olduğunuz süreyi logluyor olabilir (mesela ben kendi grubuma dyno bot kurmuştum, sese girme çıkma zamanını, silinen mesajları falan logluyor)

fakat ses kaydı "sadece siz varsanız" mümkün değil. Kullandığımız ses kayıt botlarının hepsi bir komutla başlıyor ve sese giriyordu. Girince de "now recording" gibi sesli uyarı yapıyor. Uyarı olmasa bile (ki AB ülkelerinde sanıyorum gerekli, o yüzden koyuyorlar) seste siz ve bilmemne bot olması lazım.

Kendiniz server acin orada genis genis takilin. Gerektiginde isyerinin serverina gecin. Goygoy icin kendi serverinizi kullanin

google passwords.

facebook mesengerdan kendime mesaj atıyorum. facebook un şifresini unutmaman lazım ama :P

ben lastpass kullanıyorum yıllardır

ben google passwords kullanıyorum. Kimileri 1password'un daha güvenli olduğunu söylüyor. (google'a bağlı olmamak bile veri güvenliği açısından iyi mesela :D ama yine bir şirkete ve onun şifrelemesine güveniyorsun tabii.)

fakat hiç kullanmamaktansa her siteye chrome'un ürettiği şifreyle kaydolmak, chrome'un siteye bakarak şifreyi girmesi(phising'i engelliyor) güvenlik katmanı oluşturuyor.

edit: en önemlisi google bedava. 1password ve lastpass paralıydı. Fakat bedava olan şeyde aslında tüm bilgilerini ve internet trafiğini google'a veriyorsun bunu unutmamak lazım.

Bitwarden

Ücretsiz
Güvenilir
Kişisel güvenliğe önem veriyor.

Google be türev uygulamalarıyla isim olmaz.

Var da sayısı az.

ne alırsan al minimum 15 lira veriyorsun evet :D

normalde %20 vergi muhabbeti de var ama Çinliler 100 dolarlık şey de alsan 3-5 dolar yazıyor, paket küçükse de pek bakmıyorlar. Tamamen şansa yakalanırsan vergisini de alırlar mesela.

Art arda bir kaç ufak çaplı alışveriş yaptıktan sonra ilk gelen kargoyla öğrenmiştim ben, önce 5 tl'ydi, kısa bi arayla en küçük paket dahi 15tl oldu..kulak arkamızda doldu artık..

alisveris yapmamissiniz demek ki o kadar sure. ogrenmemeniz normal.

millete paket geldikce haberi oluyor ve inaniyorum ki 1-2 dolarlik alisverisler bitti.

daha bu başlangıç.. inanılmaz vergilerle herşeye zam gelicek (dünya çapında)

ps fiyatları da uçtu. Millet evde konsol alayım dedi, satıcılar da fiyatları artırdı.

Vaktin varsa Amazon.com, Amazon.de vb.ne bak derim. Vergisiyle bile eski fiyatına yakın bulursun belki.

Artan talep ve döviz.

konsol fiyatlarına ek vergi gelince, kol fiyatları kol gibi oldu :)

Nisan maaşını alınca (Mayısta) görebiliriz, görmeyebiliriz de. Bir arkadaşımın üniversitesi kısa çalışma ödeneğine başvurmuş onlara şimdilik zor gibi.

ben öğretim görevlisiyim, bizde de bazılarını işten mi atarlar, part time veya ders saat ücretliye mi döndürürler n'aparlar bilmiyoruz. Herkese o parayı vermeyeceklerini düşünüyorum.

Bildiğim kadarıyla, henüz buna dair bir bilgilendirme yapılmadı personellere. Kanun, yürürlüğe girdiği andan itibaren geçerli diyordu teklifte gerçi.

"Duyduğuma göre, Mayıs ayında yükseltilmiş hâli ile yatacak." diyen birini de duydum, nhk ni youkosu'nun dediği gibi arkadan dolandıracaklar diyeni de duydum. Sözleşmeler bitene kadar, üst sınırdan ve düzenlenmiş hâli ile yatırmak durumundalar sanıyorum, sonrasında ya kovarlar ya yarı zamanlıya çevirirler muhtemelen çoğu kişiyi.

Peki ama hali hazırdaki sözleşmeler kurum tarafından uzatılabiliyor. Zam oranıda (enflasyonlla ilgili olarak) belli zaten. Şimdi bu yasadan sonra az ücret vermek isteyen vakıf üniversiteleri vermemeye devam edebilir mi? Bana bir engel yok gibi geliyor. Umarım yanılıyorumdur. Yani yemi yasaya göre düzenleme nasıl olacak?
Bir de bu parayı kim verecek :D yani bu okullar zaten köle parasına insan çalıştırmak için bu sayıda kadro açıyorlar, e şimdi o kadar insana yeni şartlarda maaşları nasıl verecekler?
İkinci sorum da; vakıf üniversitelerinde dr/doç: prof maaşları da düşük. Şimdi bir ar gör le dr’un ücretleri neredeyse aynı olacak. O da saçma.

@rewlack,

"zam oranı belli"
değil aslında :D hiç zam yapılmayan da tanıyorum, enflasyonun altında yapılan da, enflasyon oranında yapılan da... öyle herkese enflasyon oranında zam falan yapılmıyor.

valla maddede "devletten az olamaz" diyor. Fakat yarı zamanlı gösterip çözebilirler. Tabii haftada 2 gün falan gelme demeleri lazım sanırım.

Para konusuna gelince, mesela benim çalıştığım yerde sıkıntı. 100+ öğretim görevlisi var (Meslek Yüksekokulu). Fakat zaten bir çoğu 1-2 gün ders veriyordu, yarı zamanlıya dönüştüreceklerdir bence, bir kısmımıza da 5 gün gelin o parayı verelim diyecekler sanırım.

Diğer büyük vakıf üniversitelerine pek koymaz gibi geldi şu yüzden, aslında sadece arş.gör. ve öğr.gör(varsa) etkilenecek. Dr.Öğretim üyesi olanlar zaten devletle eşit veya hatta daha fazlasını alıyor. Vakıfta dr veya doçent olanlar devlettekinden daha çok alıyor (en azından biraz popüler tanınmış olanları)

yani: "dr/doç: prof maaşları da düşük"
demişsiniz ama benim gördüğüm tam tersi. Tabii vakıfta sabah akşam kart basmak girişin çıkışın takip edilmesi hoşlarına gitmiyor, devlette isterlerse derse bile gitmiyorlar :D O bakımdan bir kısmı devleti tercih ediyor. (yine benim gördüğüm kadarıyla)

belli derken kendi sözleşmemde öyleydi en azından teorik olarak yani.
bir de ar.görlerin öğretim görevlilerinden farkı olabilir mi acaba? şu şekilde bunlar zaten 1 gün akademik izinli. yani 4 gün geliyorlar ve devlette bu şekilde hak ediyorlar zaten maaşlarını; daha neyin part time'ı :D

*bu arada biliyorum, vakıf üniv.lerinde, 3 gün gel seni part time yapalım böylelikle diyenler var. ama bu defa da 3 günlük maaş yine bu yeni yasa sonucunda değişen ücretler üzerinden olmaz mı?

4 gün:6000 olacaksa
3 gün: 2500 olamaz mesela.
gerçi neler duyuyoruz. :D

abi aynen işte neler duyuyoruz :D

o da 5 gün 6000 aslında. Yeterlik, tez izleme gibi konularda izin veriyorlar (o da dönemde 1 kere zaten) ama ben tezimi yazacağım dersen izin vermiyorlar bildiğim kadarıyla. Hatta bir üniversite arkadaşımın gitmediği günü maaşından kesiyordu.(haksız olarak tabii, ama çok karşı koyabilen yok)

vakıf üniversiteleri gerçekten ilginç ticarethaneler.

Bugün mail geldi, kısa çalışma ödeneğine başvurmuşlar :D Bakalım neler olacak.

ya soruyu soran arkadaşın da duyurusunu gasp ediyormuş gibi oldu ama o da dahil hepimiz haberleşelim, süreçle ilgili.
ben de şöyle bir şey okudum; bu aslında sadece çalışanların kara kaşına kara gözüne değil, maaşın bir kısmı devlete vergiye gidiyor sonuçta. çok maaş çok vergi gibi düşünülebilir. sıcak para bir açıdan.

ama zaman gösterecek tabii.

rewlack'in dediğine istinaden bir güncelleme yapayım: Şu anda, iki vakıf üniversitesinde, eski ücretler yatırıldı bu ay için. Sizde durum nasıl?

rewlack başlık açmıştı bugün oraya yazdım ben:)
www.eksiduyuru.com

bizde ve bildiğim bir üniversitede kısa çalışma ödeneğine başvuruldu. Bana maaşımın 1/5'i geldi henüz, 15'inde ödeniyor maaşlar bakalım başka bir kısmı gelecek mi. :/

Mart maaşı tam gelmişti. 27 Mart'ta KÇÖ'ye başvurmuşlar Nisan maaşı sıkıntılı o yüzden. Sanırım Mayıs da böyle olur.

eğer cidden cüzdan soruyorsan: (bkz: ledger nano x) (bkz: ledger nano s) gibi hardware cüzdanlar.

Mobil olarak da BRD, Blockchain, vb. cüzdanlar var.

Alım satım borsayla ilgili, başka konu.

Eskiyen, bozulan bi şey değil. Yapıştır 80'li gelsin.

benim kendi kahve makinamda kendi filtresi var ama kullanım sıklığımı düşündüğümde açıkcası 80lik hatta 100lük alırdım. 40lık az bence.

filtre başına fiyata bak. kalitesini bilemem ama coffee time 4 numara 40lı en uygun olanı. 2 numaraya bakmadım.

2 tane 40lı bir tane 80liden uygunsa 2 tane 40lı almak daha mantıklı.

dün akşam şunu sipariş verdim, 80li:
www.trendyol.com

Daha önce hep Starbuckstan 40'lı Caffeo alıyordum 11.90 mıydı neydi, ilk defa internetten alıyorum. (tchibonun kendi sitesinde kargo parası var, trendyoldan alınca kargo bedava :D saçma ama o yüzden trendyoldan sipariş verdim)

genelde sıfırının yarı fiyatına satılır.

millet biraz pazarlık edecek, verdiğin fiyata almak isteyen çıkmayabilir ona da hazır ol.

Ayrıca, diyelim 950 lira dedin, "500 olur mu" veya "kulaklık+para ile takas olur mu" gibi yorumlara da hazır ol :D

Abi çok ihtiyacım var ama 5 param yok diye yazan da olur.

Yarısı fiyatından satmak için 1500 den falan aç minimum -)

fiyatı 1500den koyup en fazla 1.150 alt sınıra satmak mantıklı.

yarı fiyatı 950 mantıksız. sıfırı ile ikinci eli arasında 1.150ye alacak adam için 750 tl kar var zaten. ikinci elin mantığı ürünün fiyatını öldürmek değil ya da hiç kullanılmamış gibi sıfırın 100 tl aşağısına satmak da değil. orta yol. 1000 ve altında bir fiyata almak isteyecek adam ölücüdür.

ben alacagim ürün 30-40% ya da asagisi degilse sifirini alirim. kisisel bakis acisi. ciddi risk cünkü bence 2. el. satarken ayni sekilde böyle fiyatlarim her zaman. 100 euroya aldigim monitörü 40a satarim. kulakliksa 30-40 arasi.

ürüne göre degisiyor oran ama ortalama böyle.

en gicik sey gelecek teklifler. almanyadayim ama o milletin yazdigi tekliflerin aynisi burada da geliyor :))

monitör koymusum adam manikür seti teklifi yapiyor. 300 euroluk seyi 100 e koymusum 15 veririm diyor. süpürge koymusum adam mickey mouselu banyo takimi teklif ediyor :)

cok eglenceli ama. begenmedigim teklif olursa hic sinirlenmeden blockluyorum geciyor. agiz dalasina girmeye, sinirlenmeye gerek yok, acik pazar adam istedigini teklif eder, aklima yatarsa satarim. ondan eger begenmedigim teklif ve anlasilamayacak gibiyse en güzel sey banlamak milleti :)

satacaksanız o jak girişini yaptırıp öyle satın, çünkü yaptırma atıyorum 50-100 lira ise sizin satış fiyatınızda 300-400 cebinize kalmasına yol açar. Çoğu insan, başka sorunları da vardır, diye hiç bulaşmaz kendin yaptır 2. el ürünlere.


2. elde olay max yarı fiyattır ama türkiye'de herkes 2. el araba satar gibi malzemeleri satmaya çalışıyor, haliyle kimse satamıyor, bence kendinizi alıcı yerine koyun, kimse %30-%40 indirim için ne olduğu meçhul, garantisi soru işaretli bir şey almaz, bence durumu iyi ise %45 inidirim yapıp %5 de pazarlık bırakın, %50'sine verin.

1200 derim 1000'e birakirim.

muzik aletleri ikinci elde cok cok fazla deger kaybediyor. iki sene once fender strat ( mex ) 'i 2200e sattigimda sevinmistim. bi sorunu da yoktu.

sifiri 1900'se ikinci eli kafadan 950tl. sorunu da varsa 100-150tl duser en az. 800-850tl en fazla sanirim. 750ye pazarlikla gider.

Piyasası olan mallarda kullanılmış ürün temizliğine ve detayına göre genelde asgari %30 aşağıdan başlar gider gidebildiği yere kadar ama piyasası olmayan, nadir bulunan ürünlerde belli bir had yoktur. Elektro gitar çok fazla talep edilmeyen piyasası olmayan bir ürün olduğu için fiyatlandırmasını müşteriden gelen talebe göre yapmanızı tavsiye ederim.

Qnb için itiraz ettim ben. Biraz sert ve kesin dille konuş alırsın paranı

benim de geçen ay bonus karta aidat yansıdı 164 tl. aradım yıl sonuna kadar kartın açık kalması sözüne karşılık aidatı iade ettiler. ciroya bakıyorlar genelde eğer yeterince ciro yoksa harcama sözü istiyorlar. eğer yüksek bir ciro isterlerse veya yapılamayacak bir şart, o zaman kapatıyorum derseniz kampanya birimi büyük ihtimalle arayacaktır. (Yalnız aramayadabilir.)

arayıp konuş, bana da mesela 140 lira aidat geldiyse 80 lira bonus yükleyelim diyorlar, tamamını vermediler hiç. Harcamana bağlı sanırım.

Menzil genisleticiyi WiFi sinyalini alan bir yere koymanız lazım.

Powerline daha rahattır

Şayet kablo çekme şansınız varsa. Mevcut modeme kablo çekip access point i diğer kata koyabilirsiniz.

powerlineda iki uca da kablo çekmek gerektiğini yeni fark ettim. bu da nedense gözümü korkuttu.

merdivenin hemen altındaki odalarda sinyal iyi, menzil genişleticiyi oraya takarak verim alma şansım olmaz mı?

Powerline da kablo çekmeye gerek yok. İki parça oluyor. prize takıyorsunuz diğer katta da aynı şekilde orlirize takınca oluyor kabaca.
Ama daha pahalı tabi.
Sinyakin iyi olduğu yere menzil genisleticiyi koyarsanız sorun olmaz ancak ping in önemli olduğu şeyler yapıyorsanız. En basiti online oyunlar, bu tip ara eklentiler genellikle pingi olumsuz etkiler ama standart ev kukkanimi için sorun değil tabi

evinizde fazladan modem veya router varsa onu repeater olarak kullanıp menzili genişletebirlisiniz masrafsız.

çok teşekkürler, evde fazladan modem var bir deneyeyim olmazsa powerlineı tercih edeceğim bir tık pahalı görünse de daha verimli duruyor.

asus'un 150 liralık bir repeater/media bridge/access point cihazı var.

ben pek anlamadığım için iyi netice alamadım ama iki tık tık ile yapılan ayarı varmış ve o zaman ara sıra bağlantıyı kesme sorunu çözülüyormuş.

onun dışında oyun falan içinse bu wifi repeaterler iyi netice vermiyor, tabi 1000 liralık olanı da var 2000 liralık da onlar nasıldır bilmiyorum.

www.hepsiburada.com

benimki bundan bir çok mağazada 150 tl ye bulmak mevcut.

mesela ben sadece wifi ile bağladım, sen kablo ile yukarı çekip access point olarak kullansan sanırım iyi netice alırsın.

powerline'ın ikinci aparatı wifi'lı olan modelleri var. Bir fişten ethernet kablosu ile modemden çıktığın bağlantıyı veriyorsun, diğer fişe wifi cihazı takıp wifi yayıyorsun. Ben kullanıyorum çok memnunum.

www.amazon.com.tr

Bir Zamanlar Anadolu'da, bence (ve birçok insana göre) NBC'nin en iyi filmidir :D

hep anaakım şeyler izlediysen o yavaşlığa alışman lazım tabii.

"Uzak" çok özel bir filmdir. Bazıları sever, bazıları sevmez.

Demirkubuz'dan "Üçüncü Sayfa"yı öneririm. Son filmlerini boşver, Yeraltı dahil.

"bayar / baymaz" mantığını geç, filmlere kapıl. Ek olarak Emin Alper'in "Abluka" ve "Kız Kardeşler" filmini de tavsiye ederim.

Hocam Kış Uykusu'nu yarıda bıraktıysanız Ahlat Ağacı da bayar yani büyük ihtimal ki bence öyle bayıcı bir film değil tabi ki. Bu tip filmleri izlemekten keyif almıyorsanız izlemeyin bence. Eğlence için yaptığımız bir şey sonuçta bu işkenceye dönüştürmenin bir alemi yok. :)

Demirkubuz sinemasına pek hakim değilim Masumiyet ve Yeraltı izledim sadece.

Demirkubuz için konuşacak olursam filmlerindeki temel yapı ve düşünce aynıdır. Yalınlığı ve gerçekliği nettir. Kader ile başlayıp masumiyet, yazgı, itiraf, bekleme odası, üçüncü sayfa ve yeraltı diye devam etmiştim. Her filmde beni yakalayan bir şeyler vardı, izlerken sıkılmamıştım. Sonrasında da düşündüren filmlerdi.
Siz kaderi de çok beğenmemişsiniz, sizin için izlemek zor geldiyse devam etmeyin.

nbc konusunda @mesa'nın dedilerine katılıyorum size uygun değil anladığım kadarıyla. bu filmler sıktıysa eski filmleri daha da beter sıkar belki bi üç maymun'u deneyebilirsiniz ama sanmıyorum. bunlara sıkıcı diyen adama uzak önerilmiş uzak hepsinden ağır hepsinden az diyaloglu bir film adama işkence mi etmeye mi çalışıyosunuz nedir.

demirkubuz'u da pek sevmem ama en iyi işlerini izlemişsiniz zaten. bana göre kader çok iyidir masumiyet iyidir yazgı ve yeraltı vasattır başka işini de izlemedim zaten çok tat vermediğinden. masumiyet sevdiyse yazgı daha sana göre olabilir bi şans daha vermek istiyosan ama bilemedim demirkubuz bilgim fazla değil.

banka komisyonları bankadan bankaya, işlem hacminize göre, hatta müşteriden müşteriye değişiyor, bankayı arayıp öğrenebilirsiniz ya da denemelik bir tane hisse alıp öğrenebilirsiniz ne kadar çektiğini.

bankalar genel olarak diğer aracı kurumlara göre daha yüksek komisyon alıyorlar.

mesela işbank için ücretler burada,

www.isbank.com.tr

işlem ücreti dışında ekstra olarak hesap saklama ücreti alınıyor 3 aylık veya 6 aylık.

ne kadar kısa vadede kazanmayı hedefliyorsan o kadar riske girmiş oluyorsun, çünkü kazancın yüksek olduğu yerde kayıp da yüksek oluyor.

herhangi bir hisse günlük 10% + veya - yapabilir, tavan da yapabilir, thy-garan gibi hisseler de zaman zaman böyle hareketler yapıyor önemli olan ne zaman girip ne zaman çıkman gerektiğini kestirmek.

ama benim fikrimi soruyorsan daha bankanın ne kadar komisyon aldığını öğrenemeyen biri çok ciddi kayıp yaşayabilir. o yüzden önermiyorum.

Sanıyorum Warren Buffet'a atfedilen bir laf var, "borsada kısa yatırım 10 yıl, orta vadeli yatırım 20 yıl, uzun yatırım 30 yıldır" gibi bir şey. Tabii o şirketlerin büyüyüp gelişmesini, devasa kazançları öngörerek böyle söylüyor. Doğru ata yatırım yap bekle diyor. Türkiye gibi ülkeler için geçerli olmayabilir tabii, yine de yazayım dedim.

"hareketler hep uzun vadeli". bir günde %10 kazanıp kaybeden hisseler var ama spekülasyondan öte "onlar alınıp satılamıyormuş" anladığım kadarıyla,

tırnak içine aldığım kısımlar ne demek hocam anlamadım? sanki bazı şeyleri yanlış biliyorsunuz gibi.

Günlük trader olursan algortimik programlar seni parçalar

2bin lirayla gir 1 ay boyunca al sat yap. öğrenmiş olursun.

Aynı durumda olup 50 civarı parayla girip şimdi bekleyen bir çok kişi var. Günlük al-sat ile bir kaç kez para kazanabilirsiniz. Sürekli bir iş durumu zor.

Günlük ya da kısa vadeli al-sat ile para kazanmak hisse senetlerinde olmaz. VİOP ve benzeri kaldıraçlı araçlarda olur. Bir hisse senedi zaten günlük %10 yukarı yaparsa, kesici devreye girer. VIOP da işlem yapmak istiyorsan da, teknik analiz öğrenip bir şekilde uzun vadeli olarak sana para kazandıran bir stratejin olması lazım.

gıda hisseleri %10 artıyor bu aralar ama sen aldıktan sonra kar satışları başlayabilir
saçma bir siyasi gelişme olur borsa 1 hafta çakılır sonra tekrar artmaya başlar

kısaca bunları takip edip al-sat yapman gerekiyor
öncelikle şirketlerin bilançolarını inceleyip takip edeceğin hisseleri seçeceksin
sonra makro ekonomik gelişmeleri dikkate alacaksın
aldığın hisse zirveye ulaşırken çıkıp yükselmesi muhtemel farklı bir sektöre geçeceksin vs.

finans.mynet.com
mesela bu arkadaş 3 katına çıkmış, son 5 yılı ise yatay seyretmiş, bu seviyede kalması mantıklı mı cirosuna göre? ama her gün %10 artıyor

bimaş mesela neredeyse sanayi şirketleri kadar cirosu var ama sıçrama yapmaz ama her yıl artış gösteriyor

After Life
End of the fucking world
Dark
Stranger things

I am Mother

senna
ikarus
lillyhammer
doc martin
dark
lucifer
viking
atypical
norseman

After life
Spy
Gone girl
Unbelievable
When they see us

Atypical ve after life +1

The kominsky method ve Grace and frankie'yi de çok severek izledim.

the good place

(bkz: outlander)
ilk 2 sezonu yeni bitirdik. çok beğendim ben.

yazılanları tekrar eklemedim, yazılmamışlar arasında sevdiklerim;

the valhalla murders
kelebekler (eski ama netflixe yakın zamanda geldi galiba :))
love death robots
la mante

ve bonus olarak rick and morty

good girls
Atypical

ergonomi onemliyse kesinlikle 1 ve 2 degil. avucun ici dolmadigi icin elimi agritan bir mouse'um vardi boyle.

benim icin baska etkenler var sahsen, tiklama sesi onemli, scroll'un tiklanma kolayligi onemli, isiksiz olmasi onemli. en guzeli gidip gormek ama mouselar da maalesef hep kapali kutu oluyor.

1 ve 2 hiç ergonomik görünmüyor. 3 işini görür.

1 ve 2'deki mouse tarzı benim elimi ağrıtıyor. 3 diyorum.

dikey farelere bir bakabilirsiniz. burdaki farelerine aksine, koldaki/bilekteki rotasyona sebep olmadigi icin daha koruyucu oldugu soyleniyor.

dikey mouse güzel bu arada. Çok rahat geliyor bana, fakat bir süre mask yaparken normal mouse'a döndüm :) sonra alıştım. siz de çizim için kullanacaksanız garip gelebilir. Ama normal kullanımda gayet iyi.

www.amazon.com.tr
şu var bende ama yıllar önce Amazon Abd'den 20 dolara almıştım. Bu kadar para vermeyin.

Normal ve ergonomik olarak, eli dolduran oyuncu mouse'ları var, ama pahalı oluyorlar tabii.

3 numarada da avcunun içi değmeyecek ki. zaten değmesine de gerek yok. üsttekilerden hiç kullanmadım ama belki vardır bir numarası.

bunlar "ergonomi ve tutuş" faresi değil, bunlar dizüstü çantana atıp gittiğin yerde çalışmak için kullanılan ufak fareler. hele 1 ve 2 neden burada anlamış değilim. "ergonomi ve tutuş" için büyük fare alman gerek, onlar da bu fiyatlara bulunmuyor.

www.mediamarkt.com.tr
bu giriş model denilebilir.

ne için istediğini yazarsan daha iyi olur.
Kalın-ağır performanslı da bulursun, ince hafif taşımalık bir şey de bulabilirsin o fiyata.

Kardeşim için istiyorum ya lisede kullansın diye

o fiyatlara çıkıyorsan eğer al bunu, evladımın havası olsun. uzun yıllar kullanır hem.
ha markasına göre bana mantıklı gelse bile bilgisayardan anlayan birinin cihazı değerlendirmesi güzel olur.
www.trendyol.com

valla lisedeki biri için macbook air tavsiye etmem. O model çok eski, ekran çözünürlüğü düşük vs. yani sadece batarya ömrü ve taşınabilirlik arayan tez yazan falan biri olsa okey de, liseli bıkar.

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

şu tür, mümkünse gtx1050-1060 ekran kartı olan, performanslı bir laptop daha hoşuna gidecektir. HP'yi millet kullanmış beğenmiş baya. Casper hiç kullanmadım çekinerek yaklaşırım hep, ama sanırım millet kullanıyor fena değil. Forumlarda yorumlarına bakın yine.

ne maci hocam liseliye
gtx1060 lı full hd li bir makina al
aksın cocuk
seceneklerden casper alma

Örnek olarak, Marmara Üniversitesi e-bys sisteminden talep topladı. Son tarihi 20 Nisan'dı ama. (anasayfada duyurusu vardı. Hangi üniversitedeyseniz onun ve enstitünün duyurularına bakın.)

@nhk marmaradayım, çok kötü oldu bu :(

Bagli oldugunuz bolum baskanligina veya enstituye islak imzali dilekcenizi mail atiniz. Bizde boyle yapmaktalar.

senato kararları hem mail hem de sms ile duyruldu. nasıl kaçırdınız. enstitü öğrenci işlerine mail atın direk.

edit: bys'de hala kayıt dondurma butonu var tıklayın oraya. enstitünüze mail atın

@fezagezgini gerekli gereksiz her şeyi mail atan okul bununla ilgili ne mail ne de sms attı. bys'de tıkladığımda süresi doldu diye uyarı veriyor :/

7 nisanda direk dondurma değil de senato kararları ile ilgili mail atmışlar o kararların içinde yazıyor. sizin enstitüyü bilmiyorum ama fen bilimleri enstitüsünün sitesinde de duyuru var.

siz yine de derdinizi anlatın enstitüye mail atın telefonları pek açmıyorlarda mail dönüşü yaptılar bana geç saat olsa da. tez önerisi tez teslimi vs gibi son teslim tarihi olan bir şeyiniz varsa 20 nisana kadar dilekçe gönderince erteliyorlardı. dondurmazlarsa bile erteleme yapmaları daha yüksek ihtimal.

itü 30 nisana erteledi, belki marmara da ertelemiştir.

iphone'un olayı nedir ile aynı cevap.

piyasada daha iyi ürünler var ama kendi ekosisteminde ve ne iş için kullanacağın belliyse sana en iyi deneyimi sunuyor.

en iyi fiyat diye bir olayı yok. açıkçası ben windows 10 sonrasında gayet sorunsuz windows deneyimi yaşadığımdan ötürü macbook almıyorum. spesifik bir iş de yapmıyorum. şu an oyun ve internet vs için pc'den iyisi yok. ama görsel tasarım, video falan işleriyle ilgilensem nedensiz bir şekilde gider macbook alırdım.

ama eskiden öyle miydi..

aslında bütün olay macintost'ta. ha bu kadar para verilmesini savunuyor muyum hayır, aynı para windows bilgisayara verilince daha yüksek donanımlı bir bilgisayar alınabiliyor ve haliyle en az o mac kadar performanslı hatta daha iyi performanslı oluyor.

maclerin bu kadar stabil ve performanslı olması bir kaç donanıma özel yazılım yazdıkları için rahat rahat ince ayar yapabilmeleri. windows sistemlerde yüzbinlerce farklı sistem var, işletim sistemi bunlara uyum sağlamak zorunda. Gerçi maclerde de görsel yanıltmalar var, mesela aslında macbook proların soğutmaları çok da iyi değil, tam yük durumunda işlemci kendini throttinge sokuyor. Fakat gündelik kullanımda sistem çok güzel ayarlanmış, atıyorum tarayıcıda bir sekme açtığın an işlemci turbo yapıp 3ghz'ye bir kaç saniyeliğine çıkıyor bu da sana anlık kullanımlarda akıcılık ve hız olarak dönüyor. windowsta bu bu kadar efektif olmayabiliyor...

donanımların daha düşük olma sebebi de işte o donanıma özel ince ayar yapabilmeleri.

Hacintosh desen öyle stabil ve performanslı değil. Ha kurdum denedim, çok saçma geldi böyle bir şeyler uğraşmak. Saçma sapan dertleri de var haliyle. Donanım uyumsuzlukları, cihazın uykuya girmemesi ya da girdikten sonra uyanmaması vs. dediğim gibi belli bir sisteme göre tasarlandığı için genel uyumu düşük bir işletim sistemi.

Açıkçası windows 10'u ssd kullanıldığı sürece ben gayet beğeniyorum. Mobil cihazların yaygınlaşması, bilgisayarda da mobilitenin artması yazılım geliştirmecileri düşük donanımdan daha çok performans almaya ve sadeliğe itti. O yüzden bence yeni işletim sistemleri sade ve hafifler.

İşletim sistemi gerçekten iyi.

Fakat video kurgusu için macbook alınmaz, youtubersanız basit şeyler yapacaksanız alın tabii ama görsel efekt, renk düzeltme vb. ve performans gerektiren işlerde ben ve çevremdeki herkes mac i bırakıp pc topladı. Ha son imac pro ve macpro iyi sanırım ama 50 bin lira da veremeyiz :D

(Macbookların ekranı gayet iyi tabii. 16" in oled ekranını görmeyi çok istiyorum. Ama profesyonellerin harici referans monitörü olduğu için o da dert değil.)

2017 sonunda aldığım macbook air'i bugüne kadar hiç kapatmadım (kullanmadığım zamanlarda bekleme modunda) bir kere bile çökmedi, restart olmadı. söyleyeceklerim bu kadar.

Fanboy gibi görünmemek için yazıp yazıp sildim, ama kendi maceramı anlatayım:

Huawei matebook baktım, adamlar "artık 16 gb ram koyabiliyoruz laptop'a oleey" diye reklam yapıyorlardı. Elimdeki macbook'ta 32 gb ram var, istesem 64 de koydurabiliyordum.

Microsoft surface book baktım, elimdekinden (32 gb ram, i9 işlemci, ekran kartı var) daha kötü konfigürasyona (16 gb ram, i7 işlemci, ekran kartı yok) daha yüksek fiyat çekiyorlar.

Aynı şeyler zenbook ve thinkpad için de geçerli. Yani ram/ekran/işlemci daha kötü, materyal (trackpad, ekran, kasa vs.) daha kötü, bozulsa başıma ne geleceği meçhul (apple bu konuda çok iyi), hem de üç aşağı beş yukarı aynı fiyatı çekiyorlar. Üstelik muhtemelen ömrü çok daha kısa olacak bir macbook'a göre.

O zaman başka markayı niye alayım?

Oyun oynamak için baktığınız bir laptop'la macbook karşılaştırmak mantıklı değil. Use case'i bu değil. Aynı şekilde günde 1-2 saat internette gezecekseniz de çok mantıklı değil, çok daha ucuza halledersiniz. Ama pro user'lar için başka alternatif yok gibi bir şey.

mid 2012 retina macbook pro sahibiyim.i7 işlemci gt650m ekran kartı var. macos ve bootcamp ile windows yüklü. macos kullanırken bilgisayar fan çevirmiyor, windowsda ise fan sesi hemen duyulmaya başlanıyor. ekranı 2880x1800 çözünürlükte bence gözden kaçan nokta burası 2880x1800 çözünürlük veren 2012 üretimi laptopların fiyatlarını karşılaştırmak lazım. 1980x1080 çözünürlük veren aynı speclere sahip laptoplara bakarsak tabi ki apple fiyat şişirmiş gibi gözüküyor.

Tez yazarken hafif ve şarjı uzun giden laptop ihtiyacı hasıl oldu. 10 saat ekran süresi alabilmek cazip geldiği için macbook air aldık. Günlük işler ve zorlamayan indie oyunlar için işimizi görüyor. İşletim sistemi de daha rahat geliyor alışınca.

hue'da vardır eminim. Üstteki arkadaş da demiş.

Yeelight'ın kendi içinde yok ama IFTTT uygulaması ile onu yapıyorum ben. Philips'i de kontrol ediyordur Ifttt. İndirin bakın. (Yeelight'ın güzel yanı kendi başına çalışması. Hub'a ihtiyaç duymuyor)

yok huede var evet hueden memnunum . Başka yerde kullanmak için hue gibi masraflı olmayan.

powertec buraları okuyorsa bedava makine verecek bana artık.

powertec diye aratın, beğendiğiniz modelini alın. ben powertec 3200 modelini aldım. çok memnunum. 4 boy tarağı var. ayrıca makineden de 2mm'ye kadar ayarlanıyor. saç ve vücut için kullandım, canavar gibi çalışıyor. geçen ay 150 liraya aldım ama şimdi 230-240 falan olmuş.

tr-658 modeli var mesela, millet çok beğeniyor, 90 lira mı ne. onu da düşünebilirsiniz. ama bunun bıçak yapısı farklı. aslen ense çizgisini, sakal çizgisini düzeltme amaçlı bir makine. ama saç tıraş edicem, sakalı düzelticem dersen de yok ben yapmam demez herhalde.

Braun ve Philips tavsiye etmem.
Moser'in tüm modellerini tavsiye ederim.

bütçeniz "max" 150-160 tl ise; hem sakan hem vücut için başlıkları içeren ürünü braun, moser veya philips olarak alamazsınız zaten. sizin de söylediğiniz gibi ucuz berber makineleri bakacaksınız.

orada da powertec f/p olarak iyiymiş.

olur da bütçeniz artarsa daha yeni satın alarak deneyimlediğim arzum ar5502 modelini öneririm.

remington, babyliss gibi markalara bak. Ben memnun kaldım ikisinden de.
(mümkünse fişe takılı çalışabilir olsun işin yarım kalmasın. Bazı modeller fişteyken çalışmıyor illa şarj edip kullanman gerekiyor)

yamaha c30dan ucuz gitar alınmaz bi işe yaramaz.

ikinci el yamaha c30- c40 veya cort baksın.

şu an ortalama klasik gitar teli 45 lira, öyle söyleyeyim.

Yeni başlayacak kişi için çok pahalıya gidilmeyebilir ama çaldığında "doğru ses" çıkardığını anlayabileceği kalitede bir gitar alması da iyi olur.

İkinci el +1

en az 400-500 lira ayırmasını tavsiye ederim.

Hocam bir haftadır klasik gitar arayışındayım ve şunu söyleyeyim, sıfırı 300 400 liradan ucuz hiçbir gitarı almasın. 200-300'e yine güzel bir markanın ortalama bir modelini bulabilir letgo'da. Bu gitarların telleri dandiktir, parmaklarını haşat eder, tellere basamadığı için yeteneksiz sanar kendini.

Ya şurası ne kadar karamsar, insanın şevkini kuran insanlarla dolu. Yamaha c30 dan ucuzu işe yaramazmış. Niye yaramasın? Bunu alan adam konser vericem demiyor ki.

Gitarı görmediğim için bir şey diyemem ama bütçe varsa 300-400 liraya çıkabilir. Ya da ikinci el bakabilir 200 liraya. Ne kadar kötü de olsa yeni başlayan biri kullanabilir.

konu sadece karamsarlık heves kırmak ya da malzemesi değil, a101 deki klasik gitarın işçiliği sapı perdeleri gerçekten kötü, sana ne çıkacağı belli olmaz, hani kötü enstruman insanı öğrenmekten soğutur derler ya o tarz bir gitar

ulan bana laf söylüyorsunuz ama hanginiz benim kadar bu işlerle iç içe oldu?

ömrüm gitar satmakla geçti benim, sadece 3 sene müzik aletleri satışı , 2 sene profesyonel konser ses ışık sistemleri ve enstruman, ekipman kiralamayla geçti.

elimden binlerce enstruman geçti.

biz de biliyorduk böyle 15 dolara toptancının sattığı aletleri 200 300 den itelemeyi kaldı ki ortağım da müzik öğretmeniydi, yıllarca gitar eğitmenliği yaptı.

olmaz arkadaşım, ne entonasyonu tam olur, ne doğru ses verir, telleri zaten öküz gibi havadadır.

karamsar diyorsun da c30 denilen gitar kaç para, ikinci eli 200 300 e gelecek, cort desen öyle.

biliyorsanız tamam da, bilmeyip sallıyorsunuz.

Ben de yeni baslayacaksan eli yuzu duzgun bir sey al diyenlerdenim. Uyduruk bir swy alirsan gercekten olmuyor, sogursun ve ogrenemezsin.

Sesi de gayet ayirt edersin arkadas, siradan bir insan gayet ayirt eder uyduruk a101 gitarinin sesiyle eli yuzu duzgun bir aletin sesini. Adami sogutur, ogrenemzsin birakirsin.
Cok kisinin basina geliyor. Bilen arkadaslae bazi aletler onermisler, onlardan al derim. Uyurduruk alet alma. Gitara benzesin aldigin sey.

Bu gitar uyduruk bile değil, tek kelimeyle ÇÖP.

limon kasa deniyor bunlara :) uzak dursun. olur, alsın diyenlere de bakmayın, anlamıyorum şu kafayı, doğru düzgün ses veremeyen, zınlayan entonasyonu bozuk gitarla nasıl öğrenebilir insan?

eğer arkadaşının gitar çalan bir tanıdığı varsa onunla gidip valencia yada muadili markalara baksın. yalnız tek başına gitmesin, bilmeden bu markalardan gitar almak rus ruleti oynamak gibi ama iyisine denk gelirse başlangıç seviyesinde uzun süre götürür.

bana kalsa ben de yamaha dan cordobadan aşağısına düşmesin derim ama gitar öğrenme eğrisi dik olan bir alet -öğrenme derken 3 akorla 500 şarkı çalmaktan bahsetmiyorum- sıkılıp bırakırsa yazık olmasın.

bende de dandik bir klasik gitar var. yamaha'dan daha dandik. entonasyon sorunu falan yaşamıyorum. gayet de kullanıyorum. tabii ki iyi gitarlarla aynı değil ancak hiç işe yaramıyor demek başka daha kötü olur demek başka.

mask.

klavyeden "g" ye basarsan veya üst kısımda kalem gibi olanı seçip fotoğraflarını istediğin yerden kesebilirsin.

Foto layerı seçiliken dikdörtgeni seçip fotoğraf üzerinde çizersen o da dikdörtgen mask yapar. Sonrasında yan yana getirirsin işte amaç oysa.

adam 2 vesikalığı bile after effectsde birleştiriyor.

www.youtube.com

yakında after effects de, şarkı kaydedip, excel tabolsu oluşturacak, hatta buraya bile after effects içinden bağlanacak.

güzel pedal derken processor mü, tekli pedal mı?

tekli pedal ise, biz senin neyden hoşlandığını, nasıl sound istediğini nerden bilelim ki?

processorlerin kulaklık çıkışları var ama ona da sağlam bi kulaklık takman lazım.

amfi simülatörü olan processörlerde kaliteli monitör kulaklıkla iyi netice alırsın ama monitör kulaklık dediğinin en ucuzu 1000tlden başlar.(mix mastering kulaklığı değil)

ikinci el ipad (son 3-4 yıllık modeller işini görür) daha iyi bir tavsiye olabilir şu aşamada. Garageband + 30 liralık iRig çakması ile fena olmayan şeyler çalar kulaklıkla dinlersin. Gerekirse kayıt yaparsın.

Pedal alsan hangi amfiye bağlayacaksın? Ha ucuz ses kartı alıp (behringer) pcde yazılımlarla da çözebilirsin. Bias FX 2 gayet iyi, galiba artık malum ortamlarda da var.

IPhone telefonun varsa irig al 25 liraya. Kulaklik icin bunu kullanirsin ve senin alacagin ucuz amfiden cok daha guzel ses verir.

Akord icin de alete gerek yok, mobil uygulamalar var, guitar tuner diye arat bir ton cikar.

birincisi gelmedi ki ikincisi gelsin. :S

ilk mesaj yeni geldi, diğer parti ne zaman gelir Allah kerim :/

defalarca başvurdum ama ne sms geldi ne maske.

aileden sadece iki kişiye ilk maskeler geldi, başka da yok.

birincisi gelmedi ikincisi gelsin +1

2 kere başvurdum ne mesaj geldi ne maske.

2. mi! daha 1. si gelmedi.

1.si geldi, 2.si gelmedi. 1.sini almaya çalışırken eczane sırasında o arbede içinde kapmadıysam bu virüsü daha da kapmam valla.

1.gelmedi +

ilk gün başvurmuştuk, hem ptt, sonraki gün edevlet. Hiçbiri gelmedi ki! :/ mesaj da yok.

1. geldi 2. ye başvurdum. Henüz gelmedi.

www.teknosa.com
bende şundan vardı, iş görüyor ama profesyonel bir şey değil tabii. Titreşimli de değil.

www.speedlink.com
şu black widowda ilginç şeyler vardı ama yine çok üst düzey değil bu da.

biraz yatirim olsun ama keyifle ogren

www.amazon.co.uk

www.amazon.co.uk

Bende sundan var memnununm: urun.n11.com
fiyatina gore gayet iyi alet. Gaz kolu ile joystick'i birbirinden ayirabiliyorsun istersen. Resimlerde belirtilmemis ama ayriliyor.

minoxil'in sahteleri var diye biliyorum. Fakat internette bazen gerçekten ucuz olabiliyor da. Mesela eczanede 60 liraya satılan Supradyn internette 45 lira olabiliyor. gibi gibi

Alacağınız yer sağlam duruyorsa yorumlar iyiyse sorun çıkmaz bence. Açılmış bir şey olmamasına dikkat edin tabii.

elbette amd ama buradaki amd apu degil, dahili gpu yok.

amdyi seçersen tek ramle olmaz. 2 tane 3200 mhz falan lazım

rx580 alıcam oraya yazmadım ama. neden amd peki? amd çok popüler ama intelin o işlemcisi en f/p işlemci şu anda.

neden tek ramle olmuyor?

gerçek performansını dual channel yüksek saat hızında gösteriyor. youtubedan performans testlerine bakabilirsin.

@tabii

illa 3200 olmasina gerek yok ama ne kadar yuksek o kadar iyi, 3000 filan da is görür. amd dual channeli cok verimli kullanabiliyor.

intel 4 çekirdek, amd 6 (x2 sanal ile 12 oluyor) gördüğüm kadarıyla. Video renderda falan işe yarıyor diyorlar ama ben ona rağmen intel toplamıştım. Tek çekirdek performansında intel daha iyidir genelde.

Amd'lerde ram hızı çok etkili diyorlar. Intel'de mhz'e dikkat etmene "o kadar" gerek yok ama AMD'de çok değiştiriyormuş. Dual channel (2 ram) yaparsan daha hızlı erişiyor işte. Harddisklerdeki raid0 gibi düşün, verilerin yarısını birine yarısını öbürüne yazıp/okuyup hız kazanıyor.

amd

soru eksik. ilk soru şu: amacın ne ? oyun mu, foto edit mi, günlük işlemler video-film vs mi nedir ? buna göre ağırlık vermen gereken öğeler değişecektir.

video renderla foto editle işim yok günlük kullanım + biraz da oyun. para da kısıtlı. ekran kartını ikinci el alıcam ondan listede yok.

günlük kullanım için kutu içinden çıkan amd soğutucu yeter. işlemci r5 1600 af alınabilir. 2600le performans farkı yok gibi. oc ile eşit oluyor. Aradaki fark ile 8 ram daha alırsınız. 8 ram son nesil oyunlar için yetersiz.

bahoho +1 söylenecek her şeyi söylemiş.

ses goruntu icin izin almissin internette yayinliycam diye degil.

aynen kayıt izni almakla (projede akademik amaçlarla kullanacağız demişsinizdir büyük ihtimalle) internette paylaşmak farklı.

KVKK olayı çıktı bunu kapsıyor mu bilmiyorum, ama kapsamasa bile etik olarak doğru değil. Belgesel çekerken mesela, yüzü görünecek mi, festivalde gösterebilir miyiz, internette dağıtabilir miyiz diye ayrı şeyler sorup ona göre izin alıyorduk biz.

eksik yazmışım, katılımcılara ait onay formunda bu bilgilerin web sitesinde kamuya açık olarak yer alacağı, katılımcıların istemeleri halinde gerekçe göstermeksizin kayıtların web adresinden silinmesini isteyebilecekleri de yazıyor.

genler bu konuda cok sakaci. illa anne babada olmasina gerek yok.

uzun ve harika saclariyla ünlü ailenizde 1700 lerdeki dedenizden kalmis resesif bir gen size selam verebilir :)

saçlı babanın kafası açık oğluyum. (bu yıl saç ektirdim)

Dedemin kafası açıktı, ondan geçmiştir herhalde. Üstteki arkadaşın dediği gibi, uzak bir gen de bizde ortaya çıkmış olabilir.

genetikten kaçış yok, ama artık kozmetik müdahale şansı var. Hatta bu işi en iyi yapan doktorların/ekiplerin olduğu ülkedeyiz.

sacli babanin kel oglu ornekleri cevremde cok var. Dunyada islerin kotuye gittiginin kaniti, babalarimiza gore yeni nesil daha stresli, yedikleri dogal degil, kirli hava falan filan gider bu

dedemin saçları benden fazla. babamın bayağı açık.

Anne tarafını incele bence

Dedem saçlıydı, 2 amcam saçlı ama babam kendimi bildim bileli kel.

kellik geni X kromozomu ile taşındığından anne tarafından geçtiği söylenir. iki taraftan da geliyor ise çok zor, yaklaşık sonuç için ise babadan çok anne tarafındaki erkeklere (dede dayı vb) bakman lazım.

benim ailede sacli erkek yok. dedeler, babam, dayim alayi komple kel.
benim 28 yasinda beyazlamaya basladi, onden hafif iceri giriyor artik ama tepeden acma yok. %50 beyazlamis vaziyette. simdiye kadar ben coktan kel kalirim diyordum. yas 38, maci bir sekilde goturuyoruz. kardesim de 30'u gecti benim gibi seyrediyor.

Babam saçlı ama benim saçlar seyrek.Babamın da erken beyazlamış baya 20 lerinde ama bende de beyazlama yok

Baba tarafının saçlar gür, anne tarafının saçlar dökülüyor, seyrek. Dayımın saçlar döküldü. Benimkiler de yavaş yavaş dökülüyor. Yaş zaten 35 olduz artık çok sallamıyorum :)

Var.. Baba fırça, oğlu kel. Dayısına çekmiş :)

the invention of lying

@heritage e katılıyorum film giderek büyüyor bambaşka bir şey olup çıkıyor.

after life var.

ben office 2. kere izliyorum.

extras çok iyidir. christmas special'ını da bulup izleyin mutlaka.

extras güzel dizi dedikleri gibi.

film olarak the invention of lying (netflixte vardı)

Office US olanı izle derim. UK olanını bizzat Ricky yazıp oynadı da ama ben o kadar ısınamamıştım. US versiyonu ise ara ara açıp hala izlediğim mükemmel bir dizidir. Ama biraz vakit ver, ilk bölümlerde karakterlere alışamasan da izle biraz. Kimisi hiç alışamıyor, kimine göre de gelmiş geçmiş en iyi dizi oluyor :)

edit: "Out of England" 1-2yi önermiştim ama standuplarını bitirdim demişsin okey :D

after life in 2. sezonu bu cuma geliyo netflixe

eger amerikan versiyonunu izlediysen komik bulmayacaksin. ama yine de bence gayet guzel. ingiliz komedisi tabii ki.

derek de izleyebilirsin digerleri kadar olmasa da bence o da guzel.

en son dediginiz dogru.

alin otomatik bir makina gecin.

bu arada 199€ gayet iyi bir fiyat.

Kahve ogutucuye 1.000 üzeri vermek istemiyorsaniz cok duzgun el ogutucusu alin ya da 2. ele yonelin.

Ogutucu cok cok onemli, iyi ogutucunuz ve iyi kahveniz varsa klasik bir el filtresi ile bile harikalar yaratirsiniz.

Tchibo asla bakmaniz gereken bir adres degil.

Otomatik makinelerde, cogu seyi kontrol etmeniz zor, adi ustunde otomatik.

Bu kadar kafa yordugunuz ve plan yaptiginiza gore, kahveye kafa yormak istiyorsunuz gibi? Oyleyse duzgun french press ve iyi ogutucu cok iyi bir baslangic olacaktir.

Tavsiyem bodum french press ve Porlex Mini ya da duzgun 2. el bir Hario ogutucu.

Yanina da, dijital kahve terazisi. Standartinizi bulmak, denemeler yapmak ve olculeri karsilastirmak icin. Hario V60 Terazi vb...

Bence de tam otomatik bir makina. Diğerleriyle uğraşmaya değmez. Bu tip işlerde para kısıtlıysa bir müddet bekleyip ideal olanı almak her zaman iyidir. Hayatım boyunca gerekirse para biriktirmeyi bekledim. Ama hep kalitelisini ve ideal olanı almaya çalıştım. İmkanlar dahilinde tabi. Çünkü kalitenin üstü sınırsız olabiliyor.

Almanya linkini verdiğinizi görünce şunu tavsiye etmek istedim.

www.amazon.de

@buf-e kür
"Bu kadar kafa yordugunuz ve plan yaptiginiza gore, kahveye kafa yormak istiyorsunuz gibi?"
evet hocam ama tartı ve öğütüye o kadar para verip zaman konusunda da iyileşme olmayınca biraz üzer gibi. değer tabii ama bu parasızlıkta pek mantıklı gelmedi :D fakirliğime lanet olsun.
o kadar para vereceksem biraz daha hızlı, daha kolay olanı yapayım diyorum. tabii makine mümkünse makine olmalı.

@o ben degilim
hocam makine güzel ancak sadece filtre kahve içen biri için o makine gereksiz ve israfi gibi geliyor. yani onda en fazla americano yanına 40 yılda 1 espresso içerim. onun için de 4k yine fazla. veee yine para yine hüzün.

@mtrk

bu arada filtre kahve iciyorsaniz normal espresso yapacak makina normalde 25-40 ml su gecirecegine, 200-300 ml su gecirecek. filtre kahve gibi oluyor zaten.

@MtKrt, otomatik makinanin uzerinde oynama yapamiyorsunuz, size hep ayni kahveyi veriyor. Ben biraz daha sert bir kahve istiyorum ya da hafif kavrulmus bir cekirdek aldim, daha sicak suyla demlenmesini istiyorum, yapamiyor. En azindan bana full otomatik makina kullanmak zevk vermiyor. Ayni disarida ucuz bir otomattan aldigim keyif ne ise, daha fazlasini vaad edemiyor.

French press ile evet biraz daha vakit olduruluyor, daha hizlisi icin klasik ya da v60 filtre kahve demleme sekillerine bir bakin derim. Otomatik kahve makinesinden cok cok daha ucuz ekipmanlar.

Teraziye gelince, o geldikten sonra, kahve demleme anlayisiniz degisiyor. Bir standartiniz oluyor, sevdiginiz bir demleme seklini bulma yolunuz oluyor. Hepsinin ikinci eli var, baktiniz size uygun degiller, hepsini teker teker cok kolayca elden cikartirsiniz.

Tavsiye olarak, unlu nerd James Hoffmann videolarini yazmayi da unutmayayim.

@buf

full otomatik makinelerin neredeyse tamami sicaklik, ögütme, su, vb seylerin ayarini yapmaya olanak sagliyor aslinda. bazisinda cok trivial olmayabilir ama hepsinde diyebilirim, siz bulamamis olabilirsiniz.

@duygusuzromantik, verdigi 3-5 secenekten birini seciyorsunuz, secim yapiyorsunuz, bu manuel "ayar" yapmak degil aslinda.

Ogutme isini dogru yapabilen ev tipi otomatik sayisi kactir ki? Bazi makineler komik bir sekilde 3 farkli ogutme secenegi veriyor, bunlar eski makineler de degil. Isiyi 91, 92, 93, 98 diye ince ayar yapabildigim makine gormedim, vardir belki. Sertlik ayari, linkte verilen gibi genelde. Ya tek ya doppio yapiyor, ikisinin ortasinda bir sey icin yine manuel mudahale gerekiyor 1:2,2 istiyorum diyelim, ben terazi kullanip durdurmaliyim su cikisini. Full otomatiklerin isi o zaten, ayar yaptirmamak, sifir ugras.

french press'te istediğin tadı alabiliyor musun ki? Bence makine yerine daha ucuz v60 veya chemex(ve alternatifi) şeylere bakabilirsin. Pour over şekilde yapmak daha iyi geliyor bana.

@buf

cok uzatmak istemiyorum bu tartismayi.

ev tipi olsun olmasin hepsi özelliklerde ya kolayca bahsettiginiz gibi 3-5 basit secim verir, ama programlanabiliyor hepsi, dügmeye basmak kadar kolay degil ama komplex hic degil.

sadece cogunda gizli, özel olarak bir yere 20 saniye basili tutacaksiniz filan seklinde. sonra x sonra y ile filan ayarlanir. kolay temelde böylece basit secimlerin disina cikilabiliyor ince ayarlar yapabilmek icin.

bazilarinda sicaklik degisimi arka kapagi acip termostati tornavida ile ayarlayarak olur.

gastronomi tipi makineden hic bir farklari yok aslinda. ne ayar varsa hepsinde vardir.

tek farklari bu makinelerin malzemeleri günde 300 espresso yapacak kadar saglam degil.

elbette parayla beraber kalitesi artar makinelerin, kahve icin pek bir sey degismez.

Bana göre en önemli şey filtre kahvr için diyorum; kahve çekirdeği ve taze öğütmek için kaliteli bir öğütücü. Kesinlikle bıçaklı öğütücü almayın ki zaten araştırıp okumusunuzdur siz de. French pressle kahve içmeyi hiç sevmedim ben alternatiflere yönelin derim. Pour overlar olur, aeropress olur vs. Olmadı 2. El bir filtre kahve makinesi ve manuel değirmen al. Daha sonra değirmeni elinden çıkarıp, kaliteli birşey bulabilirsin.

ne videosu peki? sony'nin aksiyon kamerası çok iyiydi ama çıkalı yıllar oldu (harici mikrofon girişi, optik stabilizasyon falan vardı). Gopro'nun son serisi de iyi sanırım ama sonuçta çok geniş açı, medium vb. modları olsa da keserek yapıyor o işi. Optik olarak hala geniş açı. (alan derinliği açısından)

sony rx0 ii, sensör olarak çok iyi. İncelemelerine bakın ama tabii. www.youtube.com

O fiyata çıkınca Rx100 mark 4-5-6 da olabilir ama 4.versiyona kadar 4k çekerken ısınıp belli süre sonra kapatıyordu. Sonra çözdüler diye biliyorum ama yine son versiyonlarında durum ne bakın.

Gopro hero 7-8 de işinizi görebilir.

Ne çekeceğinize bağlı olarak değişir gerçekten.

Mesela DJI Osmo Plus ile muhteşem videolar çekersiniz. Ödüllü kısa filmler bile çekiyorlar :) SLR makine gibi ağır bir şey değil ama telefon gibi yanınızda taşıyamazsınız. Dahili ekranı yok. Çektiklerinizi tlf bağlantısı ile görebilirsiniz.

DJI Osmo Pocket ise aradığınız ürün gibi duruyor. Dahili küçük bir lcd ekranı var. Adı üstünde cepte gezdirebiler çıkarıp istediğiniz an çekim yapabilirsiniz.

Bende ikisi de mevcut. danışmak isterseniz yardımcı olurum. Osmo plus satılık bu arada. 2 adet Pocket tüm işlerimi görüyor.

Stok video çekme gibi bi düşüncem var.

abi olay şu, o kadar ufak tatlar aromalar var ki farkı anlamak için 2 kahveyi 3 kahveyi 4 kahveyi vs. aynı anda denemen lazım. şey gibi düşün müzikte referans ses sayesinde diğer sesleri daha rahat algılarsın ya onun gibi. karşılaştırma yaparak o tatlar kafanda yer ediyor. ha bakma ben de öyle pek yaptığımdan değil çok kahve içen biriyim bana pahalıya patlar böyle fantezilere girmeye kalksam.

Hocam farklı kahveleri değil de aynı kahveyi birkaç demleme yöntemi ile demliyorum aradaki yedi farkı bulamıyorum :) V60 ile French press farkını algılayamiyorum mesela. Tat almada bir sorun mu yaşıyorum onu merak ediyorum bir yandan. Her türlüsünü seve seve içiyorum. Belki de cehalet mutluluktur deyip içmeye devam etmeliyim :))

bir şeyleri yanlış yapıyorsundur.

1. öğütmeleri farklı olmalı. v60 ince, french press kalın gibi.
2. kullanılan kahve-su oranı farklı olmalı. bu biraz zevk meselesi aslında ama ikisinde de aynı su-kahve oranı ile ikisinden de ayrı ayrı iyi sonuç alınamaz.
3. su sıcaklığı da bi faktör de bunu sktr et aşırı önemli değil bana kalırsa özellikle yeteri kadar sıcak su kullanmıyorsan veya cayır cayır kaynayan suyu saniye geçirmeden kahveye boca etmiyorsan. her türlü 93 derecelere falan düşer sıcak su daha kahveye temas ettiği anda bile.

neyse ama en önemlisi bazı kişilerin cidden pek damak tadı denen şeyi yok ya. 2-3 ay önce arkadaşla dışarıdan tavuk pilav söyledik baktım kokuyor baya baya tadı garip. arkadaş benim tavuk pilavı da hapır hupur gömdü hiçbir şeyi yoktu mis gibi diye.

tam demleme yönteminde sıkıntı vardır diyecektim, v60 ile frenchpress farkını anlayamıyorum demişsin.

Valla ben french'ten Chemex'e geçtiğimde (ki geçme ihtiyacı hissetmiştim, french press istediğim şeyi vermemeye başlamıştı) çok büyük fark yaşamıştım. V60 da chemex'in küçük tek kişilik olanı gibi işte. Ha ama şu var, yine aldığın kahve kötüyse anlayamıyor olabilirsin. Kendin çekmesen bile, daha küçük kahvecilerden (starbuck, tchibo değil) taze çektirip al. Mesela o zincirlerde hemen çekip sana verseler bile kavurma tarihi aylar öncesi oluyor ve starbucks kahveyi çok yakıyor cidden.

Ben geçen boxxcoffee diye bir yerden aldım mesela, ilk defa online aldım. Gayet aromalı güzeldi. Kafana göre beğendiğin çekirdeği seç al (ülke isimlerini arat veya aratma fiyatına göre al :D) yine de o zincirlere göre farkı hissetmelisin. V60 ile yaparken (eğer chemex gibiyse) kahvenin üzerine biraz (hepsi ıslanacak kadar) su koyup 30-40sn bekle sonra yapmaya giriş. Aromayı etkiler.

Bu arada içtikçe farklı şeyleri gördükçe tat algın gelişiyor bence de. Ama bazen kötü de olabilir, basit şeylerle mutlu olmayı unutuyorsun hahah.

Muhtemelen öğütmeler farklı olmadığı için bir fark hissettendim demek ki hocam. Suyun sıcaklığını ölçmek için aparatım yok ama 45-60 saniye bekletiyorum kaynattıktan sonra. Teşekkürler hocam.

@nhk, dediğiniz siteden alacağım hocam, 30-40 saniye bekleme olayını da deneyeceğim. Teşekkürler.

Çekirdek olarak al. Kavrulma tarihi yeni olsun. Kendin çek. Kendin demle: v60, french, mokapot... biraz alıştıktan sonra hemen fark edeceksin. Taze kahvenin kendine has değişik bir acılığı oluyor.

Herkes öğütme demiş, öğütme de kahvede en önemli ilk 3 kriterden biri tamam ama arkadaş daha V60 ile French Press farkını anlayamıyorum demiş.
Diyelim ki elimizdeki kahve French Press'e göre öğütüldü. Bu kahveyi French Press'te içtik tamam sıkıntı yok.
Aynı öğütülmüş kahveyi V60'da yaparsak su içeriz. o artık patates suyu olur kahve değil ve bu farkı anlamamanın imkanı yok.

Bana kalırsa ya kötü kahveler içiyorsunuz (ki Tchibo, Jacobs gayet kötü kahvelerdir) ya da bayat kahveler içiyorsunuz (ki Tchibo, Jacobs gayet bayat kahvelerdir).
Siz bakmayın o paketlerin üstünde 6 ay sonrasının SKT'si olmasına.
Kahve çekirdek halde EN FAZLA 3 ay içinde tüketilmelidir, sonrasında keyif vermez (ki ideali 1 aydır)
Ve kahve ÖĞÜTÜLDÜKTEN 3 DAKİKA SONRA bayatlamaya başlar, aromaları yavaş yavaş uçar.
Kapalı bir kap içinde 1 haftaya kadar iyi kötü aroma verir yine, ama sonrasında yine patates suyu içmeye başlarsınız.

Benim tavsiyem Amerika ve Afrika kahvelerini yanyana ve aynı dememe yöntemiyle içmek.
Mesela Ethiopia ve Guatemala kahvesini, V60'ta aynı anda içtiğinizde anlamama şansınız yok.
Biris daha yoğun ve gövdeli bir kahvedir (Guatemala), diğeri daha meyvemsi ve ekşimsi bir kahvedir (Ethiopia).
Ama çok önemli noktalardan biri de kahveyi aldığınız yer. Bu denemeyi yaparken aldığınız kahve Tchibo falan olmasın. Yeni nesil kahvecilerden birinden için, tavsiye edebileceğim birkaç kahveciyi de şuraya bırakıyorum:

Coffee Department
Probador Colectiva
Kronotrop
Roast&Found

Kahveyi bende çok severim bayat kahveyi anlarım ama anladığım tek şey bu galiba. Bide ekşi ve baharatlı tatları sevmiyorum. F. Presten kahve makinesine geçince tat benim için farketti. Fp de ben demleyemiyordum acı oluyordu. Birde Tchibo Starbucks kahveleri bayat onları deneme bence. Kiloluk kahvede alma tek kişiysen bitmiyor bayatliyor.

Bayat kahveyi anliyorum, cogu ortalama icici de anliyor. En son bir arkadasimin evinde Türk kahvesi ictik, ben kabalik olmasin diye ses cikarmadim. Diger arkadaslarim -evlerinde asla kahveyle ugrasip, on tane makinesi olan insanlar degiller.- anladilar ve sordular paketin ne zamandir acik oldugunu.

Kendim yaparken elbette anliyorum, "bluming"de zaten ak ve kara koyun ortaya cikiyor, bayat kahve baloncuk cikartmiyor demlerken. Kavrulma tarihi 5-10 günden geriye gitmemis kahveye erisimim var, disarida ictigimde cok nadir bayat kahveye rastladim. Bekledigim gibi bayat ise, zaten sorun yok, ornegin ucaktaki berbat kahveler... Islak karton kokusu, yanik koku, dumduz derinliksiz bir tat...

Ne kadar iyi bir yerde icseniz de kahveyi, alistiginiz bir damak tadi var, onu ararsiniz. Hep yanik kahve icip, o tadi begeniyorsaniz, 3. nesillerdeki hafif kavrulmus single originler cay gibi gelir. Sürekli bayat icince, ona da alisir, onu ararsiniz mesela. Ama aradaki farki anlamak icin asla gurme olmak gerekmiyor.

Aynı durumdayım, kahveyi çok sevsem de farkı anlayamıyorum. Burada yazılanları müsait bir zamanda okuyayım ben de.

Salla ya. Ne kadar beyaz yaka varsa, kahve muhendisi kesildi basimiza. Kolombiyada, Brezilyada kahvenin anavataninda dogal kahve ice ice buyuduler sankim. Dog person, cat person yok mu? Tea person coffee personu da var onun iste. Cayciyim ben de gec, cayci ol. Var mi earl grey gibisi. www.google.com

Ben sudan diyorum, suyu değiştirin bir
Onun dışında damak da eğitilebilen bir şey evde cupping denemek vs baya faydalı oluyor kesinlikle
Onun dışında abi bu tam bir tavşan deliği araştırdıkça okudukça ettikçe kafayı yiyorsun yok şöyle demlemeydi yok bunu şöyle yapın şu öğütücü süper vs vs gidiyor bu iş.
Anlamadığım şey şu hocam french pressle kağıt filtre arasındaki doku farkını ayırt edemiyor musunuz?
Eğer istanbuldaysanız probadordan bir sipariş verin evde demleyin için bir de dükkanını ziyaret edip size demlemelerini isteyin yani sorun sizin demleme şeklinizde mi suda mı onu bulmaya bakın eğer devasa bir fark varsa

bakma sen onlara hepsi şekil yapıyor. şu kahve muhabbeti de "bak ne kadar rafine zevklerim var" demek için başladı bence. içen içsin de yarım saat muhabbetini yapmak budur yani. çoğu da anlamıyor bence.

İzlemediyseniz Narcos serisini sırasıyla izlemenizi tavsiye ederim.

afterlife, narcos

çok var da en son unorthodox izleyip beğendik.

gözden kaçmış olabilenler arasında da %3 diye bir dizi var. izlemediyseniz bakabilirsiniz ona da.

spy, when they see us.

the english game

The Night Of iyidir.

netflix yapımı olanları soruyorsunuz sanırım.
house of cards, dark, sex education ilk aklıma gelenler.

(bkz: outlander)
(bkz: house of cards)

Troçki
Hilafet

Marco polo'ya başladım. Güzel ilerliyor.

better call soul
1. sezonu yeni bitirdim olay örüldü.
Ayrıca bu diziyi çok özel bir yönetmen mı cekiyor?
sabit kadrajlar fln çok değişik beğendim acikcasi

Tepedeki ev iyi.

bende frontier var. 3 yıl falan hem ios hem de android'de kullandım, sonra ekran akması oldu, alet yalan oldu.

çok güzel saat, çok işimi gördü bozulana kadar ama dediğim gibi ekran patladı, ölü ölü yatıyor kenarda şu anda.

temelde paylaştığınızla aynı saat. o nedenle söylüyorum, rahat kullanırsınız. yaşadığım soruna rağmen tavsiye ederim.

Batarya olarak huaweininki daha iyi ama özellik yazılım vs olarak samsung öndeydi en son.

Şubatta 42mm modelini aldım ben. 46 çok büyük geldi. Erkeğim.

Bu saat 2 senelik model. 1.900tl buna verilmez...

gümrükte sıkıntı çıkmadı da sonra ptt sıkıntı yaptı. Başka bir kargoyla gelecekse amazon falansa (aramex, ups-iparcel vs) sıkıntı olmaz ama.

Ups ile geliyor. İyi o zaman . çok teşekkürler.

Allah aşkına junodan söyleyecekseniz bi salın bizi biz de insanız.

Gecikme olur muhtemelen.

Er geç geliyor bir şekilde.

intel olan işlemcinin içindeki dahili görüntü işleme birimi. Daha yüksek güç gerektiğinde otomatik olarak harici ekran kartı çalışır. Birlikte çalışmazlar.

Fakat moralinizi bozmak gibi olmasın da, gt740m çok eski ve güçsüz bir gpu. İşlemcinin içindeki daha da güçsüz. Gt740M kaç gb bilmiyorum ama 10gb ekran kartı olması imkansız(o laptopta en azından. 8gb yeni nesil kartlar var tabii)

İkisinden birini çalıştır yüksek ihtimalle gt740m çalışır. Öteki dandik zaten gerekmez benim nvdia bozuk olduğu için 4600e mahkumun

nhk +1

gt740m 2b belleğe sahiptir. bilgisayar ihtiyaç duyduğunda harici ekran kartına geçer. 2gb ram kapasitesi ile çalışır. dahili ekran kartları bildiğim kadari ile sistemin ramini kullanır. ama onun bi önemi yoktur.

gt740m olduktan sonra isterse 100 gb ram ile çalışsın bir şey değişmez.

iphone 7 varsa gereksiz. 5s falan neyse. bataryayı değiştirin bence.

7'den geçilmez işlemci ve kamera hariç bir değişiklik yok gibi. yani günlük kullanımda a10'la a13 farkı da pek hissedilir değil, apple çok iyi işlemci yapıyor. o yüzden kesinlikle gereksiz. illa upgrade yapmak istiyorsanız 5800'e iphone xr alın, ekran büyür farklı telefona geçtiğinizi anlarsınız.

7'den buna geçilmesi biraz garip kaçar gibi ya. ben olsam bütçeyi zorlar iphone 11 alırdım. 6800'e bulunuyor.

dolar kazanılıyorsa ve 400 dolar verilecekse alınır. tl kazanılıyor ve 5200 lira verilecekse alınmaz. küçük olması falan iyi hoş da bildiğin ilkel bir tasarım artık yani..

bu arada eski SE'de 400 dolardan çıkmış ve tr'de 1800 liradan satılmış, fyi.

@nabrukk good old days :D neyse 7'de kalayım o zaman bataryasını değiştirip.

iphone 8 ile nerdeyse birebir aynı. sadece işlemciyi yenilemişler. insan ekran kasa oranını arttırı bari tuşu kaldırır. eski tip home tuşu olan telefon yeni bir model değildir bana göre.

nabrukk+1 Ingiltere fiyati da 419 pound. 120 dolar fazla oduyorlar Amerikadaki adamlardan. Hic degmez bence, Androidden Iphonea gecmis adamim, adana conolari kadar genis kufur haznesine sahip oldum ios sayesinde. Korona olaylari yuzunden telefonu da degistiremiyorum, Iphonelar cop resmen.

bende eski se var. yenisini alabilirim diye düşünüyodum ama 5200 lira vermem. aslında hemen de almayı düşünmüyordum zaten 1 sene filan bekler fiyatı biraz düşünce alırım diyordum ama bu korona sonrası zaten fiyatlar ne olacak belirsiz. seneye de pek düşüş olmaz herhalde bakalım artık.

geçilmez gibi, versus.com buradan karşılaştırmayı inceleyebilirsiniz.

iphone se'yi almamin sebebi tasarimini sevmemdi. simdikinde tasarim yok. les gibi bir sey cikartmislar.

alinmaz.

siz de bataryanizi degistirip kullanin.

arkadaşların dediği gibi xr veya 11 daha mantıklı duruyor. Ama normalde 400 dolar artı azıcık vergi olsa güzel telefon bence. Türkiye şartlarında kötü ama.(ne iyi ki)

İphone 7 ile İphone SE arasında sadece çip farkı var. Boyut falan bile aynı. Evet A13 çok daha iyi bir çip ama sırf telefon değiştirmeye değmez.

Bataryayı yenile geç.

Macbook air? :D

yeterince akıcı ve hızlı bi bilgisayar için çok iyi tanım:)
ne yaparken akıcı ve hızlı?

ne kadar ucuz? ikinci el süper macbook air'lar var.

ya da sen ne arıyorsun biliyor musun? huawei matebook :)

huawei matebook
xiaomi mi notebook

Ssd li
Hafif herhangi bir laptop olur isinizi gorur

Onlara da 600€ filan diyo çüş neresi ucuz huawei le xiaomi

ucuzdan kasıt ne işte :D Ben huawei matebook 13 aldım, 4600 liraya. Macbook karşılığı 8000 lira. E yani ucuz. Ama 4600 lira ucuz mu? Maaşları düşününce değil. Ama macbook'un yarı fiyatı işte :D

4500+ hep ultrabooklar (ince, ssdli, 5-6 saat şarjı giden)

Daha aşağı inersen kalın, 15" ve şarjı 2 saat giden laptoplara kalıyorsun. Bu tür şeyleri bir kez alıp uzun kullanmak daha mantıklı.

600 EURO'dan ucuza macbook pro gibi bilgiayar bulamazsın. Onu geç bi kere. Hem süper olsun hem çok ucuz olsun diye bi şey yok maalesef.

Asus Zenbook ancak çok ucuz olacağını zannetmiyorum. Eğer incelik çok önemliyse Acer Aspire S7 serisi de çok hafif ve ince bir laptop. Ama artık üretilmiyor. Temiz bir ikinci el bulabilirseniz alın.

kendisine ultrabook deniyor. Farklı markalarının ultrabooklarına bakmalısın.

www.techradar.com